3 Ekim 2010 Pazar

cicicim bicicim

Sevgililer çok tatlı varlıklardır. Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde o tatlı varlıklar halini alıp sevgilimize en çipil gözlerimizle bakaran cicili bicili cümleler kurduk. O ikili dünyada pek güzel eylemdir bu. Sevgililer - özellikle kadınlar - birbirlerine bebek taklidi yaparak konuşurlar. Ortaya şirin bir aşk ritueli çıkar. Dediğim gibi olayın içinden bu çok tatlı görünüyordur, lakin dışından buna tanık olan biri için bu süreç acaip bir taşak konusu olabilir.

Şöyle bir sahne düşünelim. Beyimiz 1.80 boylarında, gayet göbekli, kıllı bi abimiz. Hanım ablamızla (dünya ahret bacımız olsun) epey eforlu bir sevişmeden sonra ter içinde yatarken, göğüs kılları başka hiçbir ırkta gerçekleşmeyecek bir biçimde birbirine yapışmış ve yağlı göbeğin üstünde extra muhteşem duruyorken, abinin hanım ablaya dönerek: "aşkım, ama şen beni hiş sevmiyoşun, şok üzüycem ben janım." diyerek mikilik yapması nedir arkadaşlar? Lan soktumun pokemonu! O durumda ne jijicim bijijim diyosun. Tek keleklik bir osuruğun üzerine gerinip ablaya dönsen "Nuran, bana şöle sucuklu ballı bi kahvaltı hazırla, yüzüğü parmağına takmazsam en adi terbiyesiz evladıyım" desen, dünyanın efendisi bir insan olacaksın. Sen neyi bekliyorsun? Kıllı götün göbeğinle bir kedi edasına bürünüp de Nuran'ın yüreğinde aşksal fırtınalar estirmeyi... Olmaz o iş abicim. Yarın başka bir abi gelir, "Yat lan Nuran, iki daşşak da ben atayım" der; Nuranı o duvardan bu duvara fırlatır ki, ağlayan Çiko resmindeki çocuk gibi gezersin 4 ay.

Buradan genç çiftlere çağrıda bulunuyorum. Sevgili arkadaşlar. Şirinlik güzel şeydir. Lakin gereksiz bir hadisedir. Elbette ki birbirinizi canım, böcüm, bokum, bülbülüm diye sevin. Ancak bebe belik taklidi yaparak kendinizden tiksindirmeyin. Hanım kardeşlerimiz hata yapınca yavru kedi havasına girmesinler, erkek kardeşlerimiz birden 30 yaş gençleşerek sezercik aslan parçası moduna bürünmesinler. Delikanlı olsun, ciğerimi yesinler.

Bir de aşk anında sevgilinin çüküyle bu şekilde oynama hadisesi vardır ki. Türk toplumunda erkekler üzerindeki baskıların yegane sebebidir arkadaş. Sevişirken "ohh koca s.kinle sok bana erkeğim" iken ulan 5 dakika sonra "aman da aman güççük lokum, yerler bunu yerler.. oyy oyy" Ne oluyo lan iki dakkada??? Biz de yerimizi bilelim ibneler!

6 Temmuz 2010 Salı

özet geçiyorum...

uzun zamandır yazmıyordum gençler. gerek sağlık sorunlarım, gerekse de ofisteki işlerin vermiş olduğu bunalgınlık beni yazmaktan alı koydu. bu arada size bahsettiğim, iş yerindeki kızı götürdüm. kız bana aşık oldu. kızların verdikleri erkeklere aşık olup olayı duygusallaştırmaları gibisi yok. bu süreç sizin de bir nebze duygusallaşarak karşınızdaki kızı mütemadiyen sikebileceğiniz anlamına geliyor. hayvanlık bir yerde ama. napalım! sonuçta nasıl bir yere oturulduğunda hesabı erkeğin ödemesi bekleniyorsa, erkek de bu maddi ilişkide karşılığını alıyor. bir de hesabı da kıza ödetip sikebilen erkekler var. bu konuyu başka bir başlıkta ayrıntılarıyla ele alacağım.

internet aleminde blogu inci sözlük ile aldatıyorum uzun zamandır. açıkçası blogta uzun uzun yazmak gündemimden düştü. hoş zaten milletin uzun yazılarını da pek okumayan biriydim. bu sebeple burayı biraz boşladım. affınıza sığınıyorum.

tatile çıkmadım daha. temmuz sonuna yetiştirmem gereken bir proje var. inşallah ağustos gibi güneye akmayı, biraz turist olayına girmeyi düşünüyorum.

ccc artık aranızdayım ccc

8 Ocak 2010 Cuma

anne ben virüs oldum

hastalık boktan bir şey. aslında bu cümleyi başlı başına bir blog kaydı olarak yazabilirdim. lakin okuyucu "ee bunu biliyoruz, ne var ki?" diyebilir. aslında okuyucunun ne diyeceği burnumdan ve ağzımdan hönküren balgamlar göz önüne alındığında çok umrumda değil. ancak hastalığın neden boktan bir şey olduğunu da anlatmak ister deli gönül.

yukarıda da dediğim gibi. hastalık boktan bir şey. bir kere sizin sigara ve alkol tüketme düzeninizi bozuyor. dün epi topu sadece bi sigara içtim, sabahına çektiğim işkenceyi bir tek ben biliyorum. (gerçi banyo penceresinden çıkan yaratıkımsı öksürük seslerinden, komşular da bu sürece dahil olmuşlardır eminim.) alkol de alamıyorsunuz. gençken hep, "bir duble rakı gribi mikrobu kırar, akabinde yir atar" diyerek rakıya sarılırdım. yalan değil, 2 güne kalmaz turp gibi olurdum. lakin şimdi rakı içsem, ebeminkini tersten görürüm gibime geliyor.

hastalık boktan bir şey. insan mütemadiyen tutankamun lahidi gibi yatıp, sekanın bir yılda ürettiği kağıdı 1 haftada tüketiyor. bir de hastalığın en boktan yanlarından bir tanesi de, çok fazla silinmekten burun kenarlarınızın tahriş olması ve artık daha fazla silinmeye olanak tanımayacak kadar acıması. işte bu hastalığın kişiyi dibe vurdurduğu noktadır. insan ne kadar halsiz, kırgın, ateşli olursa olsun; burnunu silmek, sümkürüp hönkürmek kişiyi o an için özgürleştirir. ancak burnu tahriş olup onu silemeyen kişi, vücuduna giren virüse yenilmiş demektir.

ayrıca hasta olan insan sevişemez. sevişenler vardır şüphesiz. ancak o sevişme, sevişmeden çok yaralı bir hayvanın ölmeden önceki naralarına benzer. bir kere her taraf sümük, balgam, mikropken sevişmek sıhhi değildir. ayrıca burnu tıkalı bir insan, dilini karşı tarafın ağzının içine sokup da döndüremez. nefessiz kalır. karşı taraf o esnada gelen "snfk, hmnkp, fıth, fıth" tıkalı burnu çekme sesinden irrite olur. ağzının içindeki koca mikroplu dili yadırgar. o kadar yadırgar ki, 2 güne kalmaz o da hasta olur.

velhasıl hasta insan naif, nazlı ve kaprisli insandır. çevresi tarafından dışlanır. çorbasına limon sıkma, işerken duyduğu yanma hissine katlanma zorunluluğundadır. boku bir gün yeşil, diğer gün sarı renktedir. dengeyi tutturamaz. ateşten üşür, balgamlar dolusu öksürür, sümükler dolusu nefesler saçar hayata.

hadi bir kere olunca zevkli yanları yok da değildir hastalığın. rapor alır işi kırarsın. evde salya sümük terlik sabah programları izlersin. ama birden fazla olunca tadı kaçar. boku çıkar.

velhasıl ben böyle virüsün mına koyayım arkadaşlar. nasıl olsa ben koymadan da çoğalıyorlar. bari hırsımı alayım.