21 Aralık 2011 Çarşamba

LED the sanşayn in...

Yazıya gugıl aramalarıyla gelenler için ÖZET: Sakın ola ki LG almayın. Paranızı yakmayın.


LED TV'nize sıçayım diyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Neyse...Yaklaşık 6 ay önde LG isimli markanın 37 LV 4500 markalı televizyonu beğendim. Ürünün özellikleri güzel geldi. Ben de yaklaşık 1700 lira tiko para vererek televizyonumu satın aldım. Görüntü kalitesi iyidir süperdir, pleysiteyşın, gof of war filan oynarım, nefis filmler izlerim diye düşündüm. TV mağazadan 2-3 güne gelecekken beni arayıp aletin yolda düşüp kırıldığını söylediler. Ben de çok kırıldım ama ne yapalım 1-2 hafta bekleriz diyerekten kendimi sabra sükuna verdim. Gittim güzel bir TV sehpası aldım. Neyse TV 1 haftaya geldi. Süper. Gel zaman git zaman "TV karanlık mı gösteriyor, görüntü pek kaliteli değil mi" diyerekten kıllandım. Ama insan bir müddet sonra "ölümlü dünya ya, zıçarım LED'ine" modu içinde umursamamaya başlıyor. Hem dikkat edin, aldığınız ürünler ilk zamanlar çok kıymetliyken daha sonra elektronik ürünlere karşı bir adam sendecilik peydah oluyor. Elektronik unsurlar içermeyen ürünlerde yok bakın bu özellik. Mesela bi koltuğa direk oturuyorsunuz, hemen samimi oluyorsunuz. Ama elektronik ürünlerde belli bir müddet yabancılık, bir soğukluk, efendi kullanma durumu oluyor.

Neyse bir gün süper bi DVD izlemek için TV'yi açtım. O da ne? HDMI girişi çalışmıyor. (HDMI ne diye soracak okurlar lütfen hemen ekranın sağ üst köşesindeki çarpıya mauslarının sol kısmıyla tıklasınlar. Asabımı bozmasınlar.) Deniyorum deniyorum olmuyor. Tarihler 14 Kasımı gösterirken ben bu LG teknik servisi aradım. Dedim HDMI çalışmıyor. Dediler ki süperiz, hemen yaparız, aslanız, icabında çip takıp fezaya bile uçarız... Dedim süper. Hemen gelin alın, yapın... Dediler tamam. Geldiler. Kaptılar tv'yi götürdüler...

Gidiş o gidiş... 1 hafta oldu yok 2 hafta oldu yok 3 hafta 4-5-6... Ulan dedim bunlar benim LED'in üzerine mi yattı? Hayır evde kedi devamlı üzerine yatmaya çalışıyordu ordan işkillendim. Hayır yani alt tarafı bi HDMI girişi bozuktu. Televizyonun içine silikon vadisi filan mı inşa ediyorlar anlamadım. Ben bi kurtlar vadisi bilirim diyerek siyah gözlüklerimi, uzun paltomu ve tesbhimi giyinerek aradım bunları. Sert konuştum ..."Abi süperiz lakin yurtdışından parça bekliyoz. Taa koreden ebesinin şeyinden gelicek parça. O sebeple kolay olmuyor bu işler" filan diyerekten görevli resmen beni fırçaladı. Anasını satayım sanki benim televizyon kore türk büyükelçiliğinde görevli gitti muamelesi yapmanın alemi nedir? Ben tabi hala kurtlar vadisi perspektifiyle olayı düşünüyorum. Tv gizli göreve büyükelçilik çalışanı süsü ile gitmiş de ben sanki ikili ilişkilere balta savurmuşum gibi konuştu benle görevli. Neyse bir müddet daha geçti ben TV'yi unuttum! Hiç TV sahibi olmamışım gibi kendimi kediye, bitkiye, çiçeğe, diziporta filan verdim. Neden sonra ulan benim bi TV'im vardı diyerekten aradım. "20 iş günü geçti, yenisiyle değiştirin, dava açıcam, bacanıza zıçıcam" diyerek sert konuştum. Tabii ki firma pısarak ürünü değiştirme taahhüdü verdi. Neyse efendim bunlar ben dava açıcam dedim diye ertesi gün kapıma TV'yi getirdiler. "Abi biz size mahçup olduk. Bi model iyisini getiridik. Süper sistem. Acaip zımba bi televizyon. Valla abi maçı izlesen sonucu bile önceden görebiliyosun. En bomba teknoloji" filan diye beni resmen hipnotize ettiler. Elimde de kalemi tutuşturdular. İmzayı attırdılar. Sonra sktirolup gittiler. Ulan nedir ne değildir ağzım açık kaldım arkadaş. "Ee iyimiş madem böyle teknoloji" diyerek yeni TV nin özelliklerini internetten araştırdım ki...

Ben böyle teknolojinin ta anasını, ta avradını, yedi ceddini, silsilesini diyerek bilgisayar başından kalktım. İbişler bana iki alt modeli süper NASA teknolojisi diye yedirmişler. Basıp gitmişler. Firmayı aradım. Sizin bayinize molotof kokteyli atar, lav silahı püskürtürüm dedim. Bi kızdım. Bi kızdım. Lan yer mi anadolu çocuğu? Yedim işte... Hala bekliyoruz. Mahkemelik olucam. Kapitalizme karşı savaş veriyorum. Bi ton da telefon parası ödedim anasını satayım.

LED TV'nize sıçayım diyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.

6 Aralık 2011 Salı

İçip Sapıtan Erkek Modeli

İçki içmek güzel şeydir. Lakin insan efendi gibi içmeli, sınırını bilmelidir. Ancak içkinin sınırını bilmek erkekler için daha zor bir durumdur. Bu durumu bilemeyen erkekler çevrelerine, özellikle eşlerine ya da sevgililerine sorun oluştururlar.


1) "Kim bakıyo lan sana" Bu içki içip sapıtma aşamasının başladığı aşamadır. Mekandaki masalara daha tehditkar bakışlar fırlatılır. Olası bir gözgöze gelme durumunda "ne bakıyon lan artis" konulu bir cümleye başlama söz konusudur. Erkeğin elinden derhal içkisi alınır ve açık hava veya kahve ile duruma müdahale edilirse olayın kapanabileceği bir aşamadır. Lakin erkeğin bu aşamada içkisini elinden almak kolay değildir. Zira kendisi asla ama asla sarhoş değildir. Bir büyük içse de adam gibi durabilecektir.

2) "Beni kimse bitiremez ulan" Bu aşama artık alkolun kana karıştığı, içkinin de şişede durduğu gibi durmadığı bir aşamadır. Kadeh, çakmak benzeri objeler masaya sert bir biçimde vurulur. Küfürlü konuşmanın dozu artar. Daha yüksek sesle konuşma sonucunda orta düzey bir rezil olma ve rezil etme süreci söz konusudur. Yan masalara salça olma seciyesi daha da artmıştır. Bu aşamada erkek artık yavaş yavaş dışarıyla olan anlayış bağını koparır. Garsondan hesabı istemek yerine bir kadeh daha ister. Artık dönüşü olmayan bir biçimde kaçınılmaz sona doğru yaklaşılmaktadır.

3) "Sen kifsmin huılan mnskrim pijk" Bu aşama artık erkeğin vücut sıvılarının yüzde 60'ından fazlasının alkol olduğu elim bir aşamadır. Kişi artık çevresindeki kadınları ya da erkekleri algılayamaz. Kişi bu noktadan sonra sadece çevresindekileri değil, ertesi sabaha kadar olacak tüm şeyleri hatırlamayacaktır. Kavga çıkarma bu aşamada sıkça görülen bir durumdur. Alkolün etkisi ile kendini cengaver sanacak yğit kişimiz dayak yese de canı acımayacak, bu olayı zaten hatırlamayacağı için durum erkeğin erkeklik gururu üzerinde de tahribat yapmayacaktır. Velhasıl iskandinavların "içtik, kavga ettik ve atalarımızı onurlandırdık" dediği, bizim ise "içti ve sıçtı" şeklinde özetlediğimiz aşamadır.

4) "Ühühü benif hırffk tierketmiee hhühü hrffk" Bu aşama artık erkeğin 9 yaşında bir çocuktan farksız olduğu bir aşamadır. İçip sapıtmasının yanında, gözlerinden yaşlar süzülür ve hıçkırıklara boğulur. Bu aşama erkeğin enfes sözler verdiği ve sabah kalkınca hiçbir şey hatırlamayarak durumdan sıyrıldığı bir aşamadır. Gözyaşları sicim gibi akar. Alkol sayesinde yeterince su kaybetmiş olan bünyeye bir de gözyaşları eklenince vücudun su kaybı maksimum seviyeye ulaşır. Bu durum ertesi sabah şiddetli baş ağrısı olarak kendini gösterecektir.

5) "Ben sarfoş değiliööööööböaaaağğğk" Bu aşama içler acısı bir aşamadır. Nahoş kokulu bir sürü yemek artığı her yerdedir. Bu noktada erkek midesini rahatlatan fakat itibarını sonsuza dek yamultacak bir duruma düşmektedir. Kusma eyleminin sokakta olması bu aşamanın en hafif şekilde atlatılmasına neden olabilecekken, eylemin yatakta meydana gelmesi bu aşamayı yapısal bir soruna dönüştürecektir. Zira kusmuklu nevresimleri yıkamak için çaba sarfedecek kadının gözünde erkek, bir daha asla o eski adam olamayacaktır. Bunun dışında kustuktan az bir zaman sonra sızacak olan adam bu süreçte kadına hiçbir yardım edemeyecek, zaten toplumsal cinsiyet anlamında söz konusu olan eşitsizlikler; kusmuk temizlemek bahsinde ayyuka çıkacaktır.

6) "Hmmfss hörrrfsss fıpşşş hgmss" Bu aşama eşşekler gibi içen, sapıtan, söz dinlemeyen, evdeki eşyaları tepikleyen, kadına hayatı zindan eden erkeğin sarhoşluğunun son aşamasıdır. Ayılar gibi içen, sapıtan erkek en nihayetinde sızacaktır. Tabii ki bir kaç saat içinde midesinden alevler çıkarak tekrar kalkacak, baş ağrısı, mide bulantısı benzeri rahatsızlıklarla yanında yatmakta olan ve kusmuklu nevresimleri daha yeni temizlemiş olan kadını kaldıracaktır. Bu vesileyle kadın gecenin bir yarısı hala yarı-sarhoş olan adama nane-limon vs hazırlayacak ve erkeğin sızması bile kadına rahat sağlamayacaktır.

Bir de bu aşamaların hangisinde olursa olsun (ki hemen hemen hepsinde aynıdır) "arabayı ben süreceğim" konulu bir erkek inadı vardır. Bunun yanında yine sarhoş olan erkeğin alınganlığının artması ve küsme huyu peydah olur ki... Allah düşmanıma vermesin diyorum.

Velhasıl herkes bu şekilde sarhoş olmaz. Ama aşağı yukarı herkes hayatında en az bir defa böylesi bir duruma düşer. İçki kadın erkek ayırmaz. Erkeğin içip sapıtması kadar kadının da içip sapıtması kötüdür. Bir başka yazıda da onu ele alırız...

Son söz: O son kadehi içmicektim...