her erkeğin yaşamının çeşitli evrelerinde götünü göbeğini kaşırken çıkartıp; ya kül tablasına ya da gizlice kanepenin arkasına fıydırdığı topaktır göbek pamuğu. kadınlarda pek olmadığı rivayet edilir. gerçekten de, birden üzerini sıyırıp da şehvetle yumulduğum kadınlarda göbek pamuğu yoktu. buradan anlıyoruz ki göbek pamuğu denilen hadisenin bilimsel tanımı şudur: göbek kıllarının kıyafetlerdeki pamuğu harmanlayarak, göbek deliğine pırçıklaması... bunu ben söylemiyorum. koskoca bi bilim amcası söylüyor*. bu amca ki ömrünü hayatını iki gıdım kıllı pamuk için heba etmiş, yılmamış, hatta bu pamıkların mikroskop altında görüntülerini çekip bakmıştır. düşünsenize, herif senin gizlice kanepenin arkasına fıydırdığın topak için ömrünü vermiş, sen olayı hiç sallamadan direk bir sonraki elektrik süpürgesi kıyımına yolluyorsun topacıkları. adam görse kendini asar. annem bu adamı görse kesin asar. benimse kanepelerin arkasına topak attığımı bilse asmakla kalmaz. ağzıma sıçar...
pek tabii bir erkeğin hayatında önemli bir yer tutar göbek pamuğu. her erkek bir dönem bu pamukları biriktirerek tekstil sektöründe çığır açmak ister. ayrıca bilir ki pamuk ile harmanlanmış kıllar, eğer biriktirilirse, yastık ve yorgan için kullanımda ekstra ısı sağlayacaklardır. işte erkeklerin kendilerini önemli hissetmelerinin nedeni budur. çünkü kendileri başlı başına bir üretim aracıdırlar. üretim aracı olma özelliği sadece pamukla belirmez, bunun yanısıra bol miktarda metan gazı, sonradan sertleşerek yapıştırıcı sanayinde kullanılabilecek balgam, sterilize etme özelliği bulunan tükürük, burundan çengel tekniği ile çıkarılan ve kuvvetli esans ve yapıştırıcı özelliğe sahip sümük ve hayatın devamını sağlayan sperm. yani aslında erkekler sebat etseler kesinlikle ekolojiye faydalı yaratıklar haline dönerek, küresel ısınmayı filan anında kesebilirler. mesela kızların olmadığı anlarda dönen erkek muhabbeti sırasında osuran ve buna çılgınlar gibi gülen erkekler, bu özelliklerini heryerde sürdürseler; değil ozon tabakasını onarmak, dünyadaki tüm kötülükleri bile ortadan kaldırabilirler. ama ne yazık ki erkekler çocuk gibidir. hafiften salaktırlar. osuruğa gülerler. veya "bak ula çukurovanın yarısı kadar pamuk çıktı göbeemden" derler. ona da gülerler. ergen çağlarında hepsi bir araya gelip attırır ve yine gülerler. balgamlı veya balgamsız tükürüp gülerler. oraya buraya işeyip gülerler. kadir mevlamın kendilerine bahşettiği bu üretim silsilesini zerre siklemezler. onlar mütemadiyen tataklı ellerini oraya buraya sürerek gülerler. halbuki kadınlar öyle midir? değildir. onlar regl dönemlerinde vücutlarından çıkardıkları tek üretim maddesi olan pıhtılı kanı, yani o sıçmıktan kötü, kuburdan beter hadiseyi bile itinayle, bir sanatkar edasıyla pede sararlar. erkeğe bahşedilen üretim yetenekleri onlarda yoktur. osursalar ekonomik değer taşımaz. (ilginçtir ki kadın osuruğuna da erkekler güler. gerçi kadınlar da kendi aralarında gülüyordur muhtemelen. ama hiçbir kadın bir erkeğinki gibi; "baratoorrr" şeklinde osuramaz. dolayısıyla kadının yaptığı fısss bir üretim malzemesi değil, sıçma öncesi büzük seyirmesidir...) tüküremezler. tükürseler, ortaya çıkan madde yarı rujlu, bol kozmetikli bir hadisedir ki doğallıktan uzaktır. sümüklerini yakalamak için çengel tekniği kullanamazlar. zira tırnakları uzundur. burunları mazallah parçalanır. hadi başarıyla bir kuple sümük çıkardılar. onu duvara bi yere süremezler. ojeleri bozulur, tırnakları kırılır. ve en önemlise kendileri doyasıya attırıp sperm üretecek kapabilitede değildirler.
şimdi kadın ve erkek cinslerini toplumsal olarak ayıralım. kadınları venüse, erkekleri marsa yollayalım. ne olur? iki cinsin de sayısı git gide azalır. çünkü üreyemezler. erkekler dağı taşı döllemeye, kadınlar sülfürden kristalden çocuk yapmaya çalışırlar. beceremezler. ama mevzu eğer krallar gibi yaşamaksa, erkekler süper şekilde yaşarlar. bi kere sanatta inanılmaz ileri giderler. duvarlara işeyip attırarak barok eserler, kübist portreler çizebilirler. hatta iddia ediyorum, işeyerek hat sanatında bile çığır açarlar. osurarak ısınma, barınma, vs gibi ihtiyaçları direk tatmin olur. kıllı pamuklardan yorgan; sümük, balgam ve atmıklardan sıva dolayısıyla bina bile yaparlar. kadınların ise yapabileceği yegane şey, uzaydan görülebilen ve milyarlarca sarılı pedden oluşan bir piramit olacaktır. o da ne yazık ki ilk rüzgarda devrilecek ve tüm kadınlar "bu senin hatandı, hayır senin, sana diyorum kıskanç oruspu, sus şıllık" nidalarıyla saç baş birbirlerine gireceklerdir.
son söz: teoride bu durum böyle işlese bile, pratikte venüs gayet düzenli. mars ise bol kahkahalı bir yer olacaktır. bu kahkahalar ne yazık ki en geç 1 ay içinde yerini "olm nuri, lan bi karı olsa da akşama kadar yesek, sabaha kadar zitsek" homurdanmalarıyla son bulacak; o sırada osuran bir erkeğe gülünecek, sonra tekrar homurdanılacak, sonra osurulunup tekrar gülünecektir. işte bu paradoks modern erkeğin hüznüdür.
not: orhan pamuk sittirolup venüse gitsin...
not2: bu yazıyı okuyan kadının da işi zor. "evet nihohoho diye düşünse, kendini üretimde bulunamayan bir cins olarak kabul edecek; hayır ben gayet osuruyorum, zıçarken duvarı deliyorum, burnumdaki tatakları da sütyenimin içine sürüyorum diyebilse, toplum tepkisinden çekinecek; geç efendi geç bunları, nerde aşk, nerde romantizm diye serzenişte bulunsa "sittir la" diye kendisine tarafımdan ayar verilecektir... zor velhasıl:)
not3: yazıyı okuyan erkekten ise muhtemelen. (ne yazık ki) "asassjasjasashsahalslkasldsdfjkj... olm harbi lan...ben de geçen halı sahada osurdum. karlar eridi lan.hihaaohohsodpsdsşlfkd "tepkisi gelecektir.
şimdi kadın ve erkek cinslerini toplumsal olarak ayıralım. kadınları venüse, erkekleri marsa yollayalım. ne olur? iki cinsin de sayısı git gide azalır. çünkü üreyemezler. erkekler dağı taşı döllemeye, kadınlar sülfürden kristalden çocuk yapmaya çalışırlar. beceremezler. ama mevzu eğer krallar gibi yaşamaksa, erkekler süper şekilde yaşarlar. bi kere sanatta inanılmaz ileri giderler. duvarlara işeyip attırarak barok eserler, kübist portreler çizebilirler. hatta iddia ediyorum, işeyerek hat sanatında bile çığır açarlar. osurarak ısınma, barınma, vs gibi ihtiyaçları direk tatmin olur. kıllı pamuklardan yorgan; sümük, balgam ve atmıklardan sıva dolayısıyla bina bile yaparlar. kadınların ise yapabileceği yegane şey, uzaydan görülebilen ve milyarlarca sarılı pedden oluşan bir piramit olacaktır. o da ne yazık ki ilk rüzgarda devrilecek ve tüm kadınlar "bu senin hatandı, hayır senin, sana diyorum kıskanç oruspu, sus şıllık" nidalarıyla saç baş birbirlerine gireceklerdir.
son söz: teoride bu durum böyle işlese bile, pratikte venüs gayet düzenli. mars ise bol kahkahalı bir yer olacaktır. bu kahkahalar ne yazık ki en geç 1 ay içinde yerini "olm nuri, lan bi karı olsa da akşama kadar yesek, sabaha kadar zitsek" homurdanmalarıyla son bulacak; o sırada osuran bir erkeğe gülünecek, sonra tekrar homurdanılacak, sonra osurulunup tekrar gülünecektir. işte bu paradoks modern erkeğin hüznüdür.
not: orhan pamuk sittirolup venüse gitsin...
not2: bu yazıyı okuyan kadının da işi zor. "evet nihohoho diye düşünse, kendini üretimde bulunamayan bir cins olarak kabul edecek; hayır ben gayet osuruyorum, zıçarken duvarı deliyorum, burnumdaki tatakları da sütyenimin içine sürüyorum diyebilse, toplum tepkisinden çekinecek; geç efendi geç bunları, nerde aşk, nerde romantizm diye serzenişte bulunsa "sittir la" diye kendisine tarafımdan ayar verilecektir... zor velhasıl:)
not3: yazıyı okuyan erkekten ise muhtemelen. (ne yazık ki) "asassjasjasashsahalslkasldsdfjkj... olm harbi lan...ben de geçen halı sahada osurdum. karlar eridi lan.hihaaohohsodpsdsşlfkd "tepkisi gelecektir.