19 Ekim 2009 Pazartesi

sonbahar manifestosu

bu sonbahar kadar dallama bir mevsim olamaz. zaten melankolik bir insanım. sarı yapraklar, çiseleyen yağmur. inceden esen rüzgar..vs, duygu durumumu tamamen altüst etti. ben yaz severim. ne güzel sıcacıktır. gece içersin, gündüz yatarsın. sorumluluk namına zerre yoktur. süperdir. kış da güzeldir mesela. soğuktur. kar felan yağar. insan salak saçma hayallere kapılmaz. üstüne kazağını paltosunu geçirir. kış harbidir, olduğu gibidir. soğuktur. bahar desen zaten umut dolu. çiçekti böcekti şıp diye geliverir yaza. ama gel gör ki arkadaş bu sonbahar denilen mevsim kadar sinsi bir mevsim yok. insanın duygu durumunu tarumar etmek onda, düşen yapraklara hüzünle baktırıp da ölümü çağrıştırmak onda. bir gün sıcak, bir gün serin. maymun oldum 1 ay dolmadan. düşündüm de ben hep sonbaharları aşık olmuşum. salak bir ruh haline bürünüyorum sonbaharda ben. kendi içine kapanık bir çocuk oluveriyorum. yan masadan biri "pardon tuzluğunuzu alabilir miyim?" dese, "tuzluk ne ki? düşen yapraklar, doğanın ölümü ve rüzgarın hakikati karşısında bir yemeğini de tuzsuz ye pezevenk" diyerek içli içli ağlıyorum.
sonbaharı seven insanlara şaşırıyorum cidden. yaz bitmiş, okullar açılmış, sokaklarda mutsuz suratlı, lacivert ceketli, gri etekli bir sürü öğrenci. sabahın köründe ordan oraya koşturan binlerce salak insan. yazın tüm rehaveti gitmiş. insan egsoz kokusunu ilk sonbaharda duyuyor yemin ederim. sonra o koku baharın ortasına kadar devam ediyor, yazın ne hikmetse kalmıyor havadaki o egsoz kokusu. yok sonbahar hüzünmüş, sarı yapraklar ve yağmur insana yaşama sevinci verirmiş de. bık bık. mazoşist salakların uydurması bütün bunlar. bir kere sonbaharda hava ne kadar soğuk olursa olsun, hiç bir apartman yöneticisi kalorifer yakmaz. salak salak soğukta oturursunuz. nesini seveyim? sigara içmeye balkona çıksan ıslanırsın. palto giymezsin üşürsün, yanına ekstradan bir sivitşört alsan sıcaktan bunalırsın. çok saçma bir mevsim bence sonbahar. ben bu dünyanın eksenine sokayım. yok dünyanın ekseni eğikmiş de mevsimler olşuyormuş. oluşmasın kardeşim. hep yaz olsun. sıcacık. oh mis! karpuz yiyelim, buğulu bardaklardan rakımızı içelim. akşam bir gömlekle tiril tiril gezelim.

burdan g-8 ülkelerinin liderlerine sesleniyorum. bırakın ekonomik gelişmeymiş, imf toplantılarıymış. vs böyle boş işleri. şu dünyanın eksenini dikleştirin. hep yaz olsun. güneş ışığından faydalanalım. yaz saati, bok saati uygulamaları olmasın. ne güzel hem salak saçma yakıt masrafı da olmaz. enerji patlaması olur. taze meyve yiyen insanlar vitamin alır, mikrop kırılır. domiz gribi olunmaz. "dünyanın ekseni dikleşirse hep yaz olmaz ki", diyen bir takım sivri zekalılar olacaktır. onları görmezden geliyorum. hep yaz olsun lütfen! bıktım ben bu sonbahar melankolisinden.
"kurumuş yaprağı göğüsleri arasına bastırarak ezdi kadın. sonbaharın titrek ışığı giriyordu boş odaya pencereden. çırılçıplak uzandı güneş bedeninin tüm kıvrımlarına yayılsın diye..." tarzı erotik hikayelerle de bu mevsimi şirin gösteremezsiniz. bir kere libido dediğin olay baharda cortlar. samimi söylüyorum benimki yanmış kibrit çöpüne döndü libidosuzluktan. hüzün hüzün nereye kadar. solaryuma gitsem, sadece solaryumda yaşayamam. illa ki dışarı çıkacağım. diyelim ki sevişmek istiyorum. süper bir hatun buldum. düşen sarı yapraklar, esen hüzünlü rüzgar, yağmur ıslaklığı filan. sevişemem ben! sevişirken ağlarım. "pardon, dayanamayıp az evvel göğsünüzde ezdiğiniz o yaprağın olduğu yere boşaldım" diyerek sonbaharın sözde tüm büyüsünü bozar, bir de kuru yapraklı ve menili kadın göğsüne kapanıp ağlarım. kadın üzülür. üzülen kadın aşık olur. ben de olurum. ilişki başlar. ama ben ilk sevişmedeki hüzünlü cinsel başarısızlığımı ilişki boyunca taşırım. sonbaharda başlayan ilişkiler hep böyledir işte. melankoliktir. aşkın en pırpırlı olduğu ilişkinin ilk günleri sonbahara denk gelir. sevgiliyle bulaşacakken hep yapraklar düşer, yağmur yağar. insanın yüreği iyice ezilir de ezilir. sonrası zaten kıştır. sevgili 3 kat kazağın, paltonun altına gömülür. vücut hatları bir kardanadamı andırır o kadar kıyafetin içinde. ama yazın veya baharda başlayan ilişkiler öyle midir? müthiş bir enerji, doymak bilmeyen bir iştah vardır insanda. sevişirken terlemek dışında bir sıkıntı yoktur. sevişirken terlemek pek iyi bir şey değildir. zira o ter sevgilinin gözüne, yüzüne damlayabilir. gözüne ter damlayan eşin gözü doğal olarak yanar. sevişme piç olur. ama bu sıkıntı hemen bertaraf edilebilir. zira sevişen çift sonra duşa girer. sevişmek sadece sikişmek olmaz. içine aşk da girer. orgazm sonrası rehavet banyo ile bertaraf edilir. sonra iki sevgili evin içinde dal taşak gezer. birbirlerini daha yakınen tanıma fırsatı bulurlar. ama sonbaharda ve kışta durum böyle değildir. bırakın banyoyu, insan yorganı kaldırıp da sevgilisinin memesine bile bakmak istemez. sevişilen odada peçete yoksa ve boşaldığınızda bunu nevresimlere ve/veya kıyafetlere silemiyorsanız, gidip peçete almak işkencedir. bu işkenceden kurtulmak için partnerinin içine boşalan adamlar, bunun sonuçlarını daha vahim yaşayabilirler. insan çıplak yataktan kalkar. gidip peçete alır. evin içinde, soğukta çıplak dolaşmak evinize ve kainata karşı ontolojik bir yabancılaşmayı beraberinde getirir. sonra tekrar yatağa yatılır. adam az evelki çılgın aşk çocuğu değildir artık. orgazmdan sonraki sendroma bir de götün donması, titreme de eklenince yine kişiyi bir hüzün alır. hatun bunu kendine yorar. üzülür. gözler başka tarafa döner. yatakta iki beyin bambaşka şeyler düşünür. ilişkiye ilk çentik atılmıştır. halbüki yaz olsa, eleman gidip peçeteyi alır. gelir. dolaptan bi şişe soğuk su çıkarıp kafaya diker. odaya geldiğinde ilk tepkisi "kızım duşa girmeden bi daha yapalım hadi" olacaktır. diller dudaklar yine havalarda uçuşur.
sonbaharı sevmiyorum. elma yemek istesen golden elmanın filan mevsimi geçmiştir. bok gibi kumlu elmayı da ben yemem. üç paket çimento yutarım daha iyi. portakal, mandalina filan çıkar; ama onlar da daha ilk mahsül olduklarından bir şeye benzemez. insan mandalinanın kabuklarını soyup, parmağını mandalinaya geçirip de "ehehu bak padişah yaptımcılık" bile oynayamaz. zira kabuklar yeşil, incedir. soyarken kesin mandalinanın bir bölümü cortlar. öyle ıslak ıslak ağzına atması gerekir insanın. portakal ekşi ve susuzdur. greyfurt desen insanı hayata küstürecek derecede acıdır.

insan mütemadiyen grip olur. besinsiz kalır. anneler bi bok bulamadıklarından hep makarnaya nohuta dadanırlar. kuru bakliyat tüketimindeki artış, çok yönlü ve dengeli beslenmeyi aksatır. bu sebeple grip alıp başını yürür. bir de kıyafeti ayarlayamayıp da havayı güneşli gören, buna aldanan ve tiril tirl giyinen tipler, akşamına hapşırmaya, çevrelerine mikroptu bakteriydi saçmaya başlar.

kısacası sonbahar, dünyanın yaşanacak bir yer olmaktan çıktığı bir mevsimdir. ne beslenme, ne barınma, ne sevişme, ne de ilişkiler açısından verimli bir dönem değildir. mutsuzluk abidesidir. gezegenimizin kuzey yarısının resmen sarı bir boka benzediği bir dönemdir. güney yarımküredekiler kesin bizimle acaip taşak geçiyorlardır. misal ben avusturalyada bir aborjin olsam, kesin dalga geçerdim. mis gibi. adamlar yaza girecekler.

keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. bizim de sizlerle taşak geçeceğimiz günler gelecek ibne aborjinler. bumerang nasıl sahibine dönüyorsa, kötü söz de sahibine döner. bunu unutmayın.

9 yorum:

  1. vay canınasını bea! zaten sevmezdim, iyice tiksindim hakkaten mevsimden..
    yalnız o nası bi kindir arkadaş...yaz yaz bitmemiş...
    sabır diliyorum kardeş, ne kaldı ki şunun şurasında?

    YanıtlaSil
  2. daha da yazıcaktım polly can. lakin tuttum kendimi. hırs küpüyüm. aha bak sabah kalktık, mıçık bi hava. sabır hepimize lazım kardeş...

    YanıtlaSil
  3. efenim singapur taraflarina bekleriz.. burasi mutemadiyen yaz, haliyle dert falan kalmiyo insanda :P

    YanıtlaSil
  4. obaa. tevekkeli bu singapurlular ipimle kuşaam, skimle taşaam modundalar. vikipedyadan baktım, nüfusun %47'si budistmiş. kamasutra filan acaip takılıyo tabi adamlar. bi de sakız çiğnemeyi yasaklamışlar. tabi bir sürü din var. bizde bu kadar din olsa yeminle ülke yıkılır. ama adamlar sadece sakız yasağı koymuşlar. olacak o kadar. ama üstad orda da muson yağmurları var bildiğim kadarıyla. o da bir başladı mı aylarca bitmiyo. karar verebilmiş değilim. ha diyosan ki ordan taylanda hongkong'a akarız, alemleri tarumar eder; avusturalyaya inip aborjinlere nanik yaparız. direk geliyorum.

    YanıtlaSil
  5. kutuplardakiler bile daha mutludur kesin. hiç diilse bi duruşu var adamların. mütemadiyen soğuk, iglolarda oturiyim, hanımı eve gelen misafire ikram ediyim gibi düşünceli gelenek görenekler filan.

    o değil de hawaii'ye de gidilebilir bak, çiçekli kızlar filan (çiçekli kız ne olum? çarşaf deseni gibi karı mı yani?) neyse öle.

    güzel olmuş bu.

    YanıtlaSil
  6. candan erçetin dinleyen türk halkının hazin sonu böyle olur işte. depresif denyo mevsimleri seviyoruz hesabı ota boka hüzne bulanırız. bok renginden başka ne varsa etrafta.

    evet yaz gelsin; şıpıdak terlik, balkonda rakı, plajda bira felan.

    YanıtlaSil
  7. takvimdeki yasal tatillere bakiyorsun, seker bayrami var, hintlilerin deepawali'si var, hristiyanlarin, musevilerin bayramlari var.. ve saka gibi, burda herkes herkesin bayramini kutluyo! gecen ramazanda bana gelip "yaa ben de bir gun oruc tutup sonra senin hazirladigin gibi musluman yemekleri yemek istiyorum" diyen arkadasim oldu.. ben gecen haftasonu hint kiyafetleri icinde little india'da deepawali kutladim. din ayrimi o kadar minik bir olgu ki burda, kimse sallamiyo..

    diger bi yandan low budget airline'lar bolca oldugu icin, durdugun yerde durmuyosun haliyle. e yani singapur-bangkok 20 tl, singapur-phuket 35, singapur-hong kong 40.. daha gider bu.. haliyle gezme tozma had safhada.

    bu muson seysi de soyle oluyo. gecenin koru basliyo yagmur, 6 saat araliksiz yagiyo mesela.. sabah oh mis taze bi havaya uyaniyosun. dubai gibi cozurdatmiyo ekvatoral olmasina ragmen gunes boylece.

    daha anlatirim ben. susayim onun icin :P ama turkiye neden singapur'u kesfetmemis (ki bizden vize istenmiyo, otomatikman 30 gun oturma iznin oluyo ulkeye giris yaptiginda), canim ulkenin kaymagini niye o gerzek hintliler yiyo cidden anlamis degilim. turkiye'de kafasi calistigi halde issizlikten sacma sapan islere, kosullara, abuk subuk insanlara tahammul eden halkim burda cilgin atabilir aslinda.. ahaah ahh ne dertliymisim bea :P

    YanıtlaSil
  8. @bonham: özlettiniz efendim kendinizi, nerelerdesiniz? çiçekli kız bize biraz ters. "abi hawai'den yedi kız geldi; ikisi kızamık, biri kabakulak, diğer dördü de çiçekli" der gibi:) eskimo meselesine ise hiç girmiyorum. ben eskimoları delikanlı bir kavim bilirdim. yazıklar olsun!

    @wykka: süper özetledin tebrik ediyorum. rakı ve terlik güzel şey tabi. parmak arası olmadıkça kabulum.

    @pharaoh: hocam ben seni erkek sanmıştım. bana uhrevi alemin kapılarını açar bu kankam, tutar kolumdan taylandlara, kamasutra merkezlerine götürür, uzakdağonun mistik ambiyansında bana kanka olur demiştim. profiline bakınca dünyam yıkıldı. ehehe. ama bilgiler için çok saol. singapur olayını yazdım aklıma. ordan aborjinlere uğrayıp hesap sorucam. en son da eskimolara gider, hadlerini bildiririm. dünya seyahatim böylece kurgulanmış oldu.

    sevgi ve saygı aduketi!

    YanıtlaSil
  9. hehe fena olmus :D yalniz burada kadin erkek herkes nerde en atraksiyon var bilir, malum sen gitmesen kankandan duyarsin.. ay hatta super yazi konusu olur bu bea ;)

    YanıtlaSil