kaç gündür yazamıyorum ya. yeminle ölüyorum sandım. iş güç, raporlar geziler. arkadaş niye biz insanoğlu bu kadar çalışıyoruz? bok mu var? direk yatalım anasını satayım. sanki dünya herkes daha az çalışınca daha kötü bir yer mi olacak? hayır. kimse bana gelip de "ya kardeşim bilimsel bilgi, teknoloji, çalışmadan olmaz ki. hem o zaman hastalıkların çaresini nasıl bulacağız. tıp nasıl ilerleyecek. hem emeksiz yemek olur mu?" tarzı am paparası açıklamalar yapmasın rica edicem. ulan ben zaten daha az çalışsam daha az hasta olurum ki. kanser cortlamış. millet sevişmeyi unuttu yemin ederim. geçen bizim kısım amirini gördüm. samimi söylüyorum herif dosyaların kapak deliklerini yalıyodu yalnızlıktan. beni görünce önündeki kabarıklığı gizlemeye çalışıp "pardon asethuan bey" dedi. derhal ortamdan uzaklaştım. adam pardon derken bile benim göte doğru bakıyodu. yapma canım. yapma arkadaşım! bu kadar çalışmayın. boşverin lan!
vallahi billahi bıktım abi. neden devamlı bi yere yetişmek, neden devamlı bir şeyler yetiştirmek için çırpınmak zorundayım ben? yahu parası batsın anasını satayım ya. valla çekip gidicem arkadaş. ilkokulda resim derslerinde yaptığımız patates baskıları özledim samimi söylüyorum. gidip bir dağ köyünde kuzu koyun çobanlığı yapıcam. sıçarım ben böyle kent hayatının ızdırabına.
(bu bizim kongre grubuna da bi tane karı aldılar. ulan inceden bi yazıyo gibi. sonra yanına gidiyorum bir havalar filan. "sen benim ne yaşadığımı bilseydin, şuracıkta ölüverirdin" filan tarzı post modern gösterip de vermeyecek kız açıklamaları. ulan heba etti beni 2 haftada. hayır direk vermeyeceğim dese hiç sorun yok. yemin ederim kafama takmıcam. ama "ulan ya verirse" psikozu var ya! işte o er kişinin bittiği andır. umut fakirin ekmeği, osbir ise en yakın kankasıdır... yok yok. ben kesin bu karıya kızdım, ondan böyle oldu. işe gitmek istemiom mına koyim. soyadı neydi ki, dur ben bunu facebooktan bi bulup iki pokeleyim. güzel resmi varsa bi attırayım. kent yaşamına söveyim. kendime bi kaşarlı sandviç yapayım. alayım afiyet!)
vallahi billahi bıktım abi. neden devamlı bi yere yetişmek, neden devamlı bir şeyler yetiştirmek için çırpınmak zorundayım ben? yahu parası batsın anasını satayım ya. valla çekip gidicem arkadaş. ilkokulda resim derslerinde yaptığımız patates baskıları özledim samimi söylüyorum. gidip bir dağ köyünde kuzu koyun çobanlığı yapıcam. sıçarım ben böyle kent hayatının ızdırabına.
(bu bizim kongre grubuna da bi tane karı aldılar. ulan inceden bi yazıyo gibi. sonra yanına gidiyorum bir havalar filan. "sen benim ne yaşadığımı bilseydin, şuracıkta ölüverirdin" filan tarzı post modern gösterip de vermeyecek kız açıklamaları. ulan heba etti beni 2 haftada. hayır direk vermeyeceğim dese hiç sorun yok. yemin ederim kafama takmıcam. ama "ulan ya verirse" psikozu var ya! işte o er kişinin bittiği andır. umut fakirin ekmeği, osbir ise en yakın kankasıdır... yok yok. ben kesin bu karıya kızdım, ondan böyle oldu. işe gitmek istemiom mına koyim. soyadı neydi ki, dur ben bunu facebooktan bi bulup iki pokeleyim. güzel resmi varsa bi attırayım. kent yaşamına söveyim. kendime bi kaşarlı sandviç yapayım. alayım afiyet!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder