17 Mayıs 2012 Perşembe

gol atan futbolcu tripleri


1) hırslı ve agresif futbolcu tribi: futbolcunun hırslı ve agresif bir karakter taşıması ve/veya maçın skoruna göre atılan golün hayati önem arzetmesi sonucunda kendisine doğru koşan takım arkadaşlarını itip santraya koşma tribidir. bu futbolcu kesinlikle kimseyle sarılmaz. eşşek tepmiş gibi dört nala koşar. maç için harcayacağı kondisyonun neredeyse yarısını bu şekilde harcar. koşması bir yana, kendisini yakalayıp sarılmak için koşan takım arkadaşlarını da yorar. kimsenin kendisini tebrik etmesine izin vermez, iter, tartaklar. sonuç itibariyle akılsız ve takımına zararlı futbolcudur.

2) reklam panolarının üstünden zıplayarak forma çıkarma tribi: bu tarz futbolcu da hırslıdır, fakat agresif değildir. formasını çıkartıp sarı kartı yemeyi göze almıştır. o ki halktan biridir. gidip tribünlerle kucaklaşır. kendisine dokunabilmek için teller arkasında kıyma olan 150 kadar taraftarın hayatlarında unutamayacakları anı olarak kalır. onlara doğru koşarken reklam panoları üzerinden atlarken sakatlanmayı düşünmez. sonuca odaklıdır. amma velakin sarı kartı eşşek gibi yer. bir de bunların hali hazırda sarı kartı bulunan ve attığı gol sonrasında bunu unutan modelleri vardır ki, haneye kazandırdıkları gol sayısı, bu hareketlerinden sonra bir boka yaramaz.

3) ellerini kullanmadan olduğu yerde parende atma tribi: her futbolcunun harcı değildir. her futbolcu gol atar, lakin bu şekilde sevinmek biraz göt ister. mazallah kafa üstü zbamk diye çakılmak, futbolcunun tüm kariyerini bitirebilir. ispanya liglerinde eskiden real madrid takımında top koşturan hugo sanchez bunu yapardı, bizde de bir dönem trabzonsporlu şota bu hareketi pek severdi. lakin gol sevincini izleyenlere tam anlamıyla yaşatamayan bir triptir. izleyici "ah düştü düşecek çocuk, aman yere konarken ayağı kayıp da belini mi kıracak, aman boynu mu kopacak?" derken golü unutur. maça odaklanamaz.

4) sakince kendini yere bırakıp işaret parmağını havaya kaldırma tribi: bu rahat ve kendinden emin futbolcu tribidir. takımını ve takım arkadaşlarını düşünür. aşırıya kaçmaz. ama bazen de atılan golün önemine göre mıymıntı bir hal alarak izleyiciyi tatmin etmeyebilir.

5) ellerini tayyare gibi açarak koşma tribi: ne idüğü belirsiz bir triptir. muhtemelen sert bir ortaya kafa vurup atılan gol sonrasında bilincin yerine gelmeden geçirilen 10-15 saniyelik süre zarfında ortaya çıkan gol sonrası futbolcu tribidir. golü atan ellerini iki yana açarak ordan oraya sinek misali koşar. arkadaşları da onu izler. sahada bu şekilde koşan 7-8 kişi komik bir görüntü ortaya çıkarır ki, bazı izleyiciler bu sevinç tribi olacağına hiç gol atmasaydık, maymun olduk şeklinde meseleye bakıp utanabilirler.

6) ellerini tayyare gibi açarak yüzükoyun yere atlama tribi: 5. maddedeki tribin iki gömlek üstüdür. mantıksızlığın danizkası olmasının yanısıra, saha çimlerine de zarar verir. çoğunlukla hakem uyarısı sonucunda kaptan durumundaki futbolcu, kopan çim parçalarını yerine koyar. golden 10 dakika sonra bile taç çizgisinin yanında 2-3 metre aralıkla izler görünür. futbolcu sanki attığı golü sadece tabelaya değil, ter döktüğü sahaya da kazımak istemektedir.

7) golden sonra korner bayrağına koşup bayrağı tutarak selam verme tribi: içten içe bayrak dikme ve fethetme arzusunun yansımasıdır. takım arkadaşları golü atanın peşinden gelir. köşe gönderinin çevresinde bir avuç adam daha sonra golü atanın kafasına vurur, sırtına zıplar. samimi bir gol sonrası topçu tribidir. seyirci ile kucaklaşılır.

8) deplasman takım oyuncusunun attığı gol sonrası sus işareti yapma tribi: yeşil sahalardaki en gıcık gol atan futbolcu tribidir. golü atan sanki onbinlerce kişiyle dalga geçmektedir. sus yaparak koşar. tribündeki bir çok kişi "ulan elimde bir çifte olsa da şu deyyusun kafasını patlatsam" diye iç geçirir. rakip takım tribününü de, futbolcusunu da hırslandırır.

9) topu ağlardan alırken rakip takım kalecisiyle itişme tribi: çoğunlukla 2-0 mağlup olan takımın, oyunu 2-1'e getirmesinden sonra yaşanan durumdur. golü atan, maçı eşitlemek için hemen topu alıp santraya götürme hevesinde, kaleci ise "sokiim yedik golü, gaza geldi bu ibneler" diyerek oyunu soğutma peşindedir. çoğunlukla maç 2-1 biter. bu trip, gol sonrası saman alevi bir triptir. en azından ertesi günkü gazetelerde, yüreklerini ortaya koydular ama olmadı şeklinde bir görüş birliğine vardırmak için yapılan güdümlü bir harekettir. yapan futbolcuya ekstradan bir yıldız sağlamanın dışında pek bir işe yaramaz.

10) gol sonrası elini şortunun içine sokma tribi: "tombala çekmek" olarak da adlandırılabilecek bu hareketi yapan sadece bir futbolcu vardır. pascal nouma. fenerbahçeye attığı gol sonrasında bu tribi gerçekleştirerek bütün stadın kopmasına, kendisinin de beşiktaş ile yollarının ayrılmasına sebep olmuştur

21 Şubat 2012 Salı

another nite!

bir gece daha bitti. sabaha karşı. bir gece daha.

öyle işte.

7 Şubat 2012 Salı

Linguistik Çentikler...

Son zamanlarda bir kaç adet resim sergisi gezdim. Bu sayede resime ilgim ve yeteneğim olduğunu keşfettim. Böylece resim olayı ile ilgilenmeye başladım. Resim bence sanrının tuvale olan izdüşümü, bilinmezliğin renkli dokunuşlarla anlamlandırılmasına aracı olan bir kaç çapkın dokunuş... Resim bence bir sanat değil, renklerin hitabeti. Sözcüklerin diktasının kırılarak fırça darbeleriyle ifadenin somutlaşması. Bir kadının beyaz teninin zevkin dokunuşları ile bezenmesi, morluklar, fışkırtıcı renkler, renkli çarşaflar...

İşte böyle bir sevişme anının ifadesi olan son çalışmamı sizlerle paylaşıyorum. Çalışmamın adı linguistik çentikler...


Şekillerin karmaşası insan bedeninin seks sırasında şekilden şekle, pozisyondan pozisyona girmesini sembolize ediyor. Üçgen unsuru inmekte olan bir penisi, diktörtgen ise çok afedersiniz domalmuş bir kadın figürüne atıf yapmaktadır. Elips şekli şehvet yatağını, ortadaki siyah çember ise vajinanın o karanlık kuytuluklarını yansıtmakta. Sağ üstte karman çorman olmuş insan siluetleri ise sevişmenin sürreal bir yorumu olarak nitelendirilebilir. Küçük damla şeklindeki yuvarlaklar terlemiş insan bedeninin o kutsal meyvelerini bir bir sembolize etmektedir.

Renk seçiminde belli bir sıra veya düzen gözetmedim. Zira renk körü bir insan olarak sanatın akıcılığına kendimi bıraktım. Böylece pint programındaki renkleri efektif kullanmam mümkün olabildi. Sanat eserimin "linguistik çentikler" olarak adlandırılmasında ise, şehvetin ses tonunun zevkin tırnak izleriyle düşsel harmanlanmasını gözettim.

Bunları yaptıktan sonra kendime bir "dürüm soslu soğanlı" söyledim. Şalgam suyu içtim. Filaş tivi de yörelerimizden türküler programında "oy gınalı höşmerimim" isimli türküye eşlik ettim.

Böyle de bir global harmoni içerisindeyim...

O değil de resmi ayı gibi "jpg" formatına çeviren ve resmini "adsız" olarak kaydeden bir insanmışım...

19 Ocak 2012 Perşembe

marianne

bir hüznün hikayesidir marianne...

dünyanın bir daha asla güzel bir yer olmayacağının kanıtı, kadın ve erkek arasındaki toplumsal eşitsizliklerin mimarıdır marianne...

marianne kimdir?

resimde gördüğünüz, fransız devriminde sütyenlerini fora ederek elde bayrak yollara dökülen, devrimin tüm manasını, tüm amacını bertaraf eden kadındır marianne...


hayır arkadaş ben anlamıyorum ki? insanlar mis gibi devrim yapmışlar, toplum sözleşmesi, insan hakları, eşitlik, özgürlük şiarıyla dünyayı süper bir yer haline getirmek için davaya baş koymuşlar. sonra bir kadın çıkıyor, nice yiğitlerin önünde memelerini fora ederek elde bayrak ordan oraya koşturuyor. o bayrak sağdan sola sallanırken memeler de aynı kıvamda bir o yana bir bu yana sallanıyor. e ne oldu devrim? nerde kaldı eşitlik özgürlük? bir cümle erkek devrim önderlerinin yerine bu ablanın peşinden koşturdu durdu.

fransız devriminin başarıya ulaşmamasındaki en büyük nedendir marianne. ilgili tablodan da görüleceği gibi kimsenin umru değil devrim. insan hakları gelmiş, demokrasi coşmuş, kadın erkek eşitliği kurulmuş. yok! varsa yoksa marianne'nin süt memeleri. eli silah tutan kim varsa marianne'nin peşinde, hatta bir adam yerlere kapaklanmış, marianne'nin önünde diz çökmüş "abla anam avradım olsun yemişim devrimini, bi kerecik be abla, bi kokliim" diyerek yalvarmakta. herkes tedirgin, herkes birbirini kollamakta. kim marianne'ye tıklayacak korkusu almış yürümüş. herkes ikircikli. seks gerginliği ortamı sarmış. nice yiğitler bir süt meme için birbirini boğazlayacak konuma gelmiş. sorarım size. nerde eşitlik? nerde kardeşlik? nerde demokrasi? nerde bu devlet?

fransız devrimi bu kadın yüzünden mundar olmuştur arkadaşlar. bu kadın yüzünden dünya süper bir yer olma şansını yitirmiştir. bu kadın, kadın - erkek eşitliğinin önünde koca bir engeldir. ben de o devirde yaşasam, elinde bayrak hobareeey diye ordan oraya koşan süt memeli bir kadın gördükten sonra kadınlara sadece meme gözüyle bakardım. marianne'yi görmediğim için benim gözümde kadın asla sadece bir memeden ibaret değildir.